NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
سَعِيدٍ حَدَّثَنَا
أَبُو
خَالِدٍ عَنْ
هِشَامٍ عَنْ
ابْنِ
سِيرِينَ
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا دُعِيَ
أَحَدُكُمْ
فَلْيُجِبْ
فَإِنْ كَانَ
مُفْطِرًا
فَلْيَطْعَمْ
وَإِنْ كَانَ
صَائِمًا
فَلْيُصَلِّ
قَالَ
هِشَامٌ
وَالصَّلَاةُ
الدُّعَاءُ قَالَ
أَبُو دَاوُد
رَوَاهُ
حَفْصُ بْنُ
غِيَاثٍ
أَيْضًا عَنْ
هِشَامٍ
Ebu Hureyre (r.a.)'den; demiştirki;
Rasûlullah (s.a.v.):
"Sizden biriniz
(bir ziyafete) davet edildiği zaman, davete gitsin; eğer oruçlu değilse yesin,
oruçlu ise, dûa etsin." buyurdu.
Müslim, nikâh; Tirmizî,
savm; Ahmed b. Hanbel, II, 279, 489, 507.
Hişam وَالصَّلَاةُ "kelimesi dua
manasınadır" dedi. Ebu Dâvûd dedi ki; "Bu hadisi Hafs b. Ğıyas da
Hişam'dan rivayet etmiştir."
İzah:
Hadis-i şerîf ister
düğün için olsun, ister başka.birşey
için olsun, davete icabetin gerekli
olduğuna delâlet etmektedir. Bu gerekliliğin hükmünde âlimler farklı görüşlere
sahiptirler. Şâfiîlerin bazıları mutlak olarak davete icabetin vâcib olduğu
görüşündedirler. İbn Abdilberr bunu Abdullah b. Hasen el-Anberî'den
nakletmiştir. İbn Hazm, Sahabe ve tabiîlerin cumhurunun bu görüşte olduklarını
söyler. Buhari ve Müslim'de bulunan ve "...Davete icabet etmiyen Allah ve
Rasûlüne isyan etmiştir" mânâsına gelen hadisler bu görüşü takviye
etmektedir.
Malikî, Hanbeli ve
Şâfiîlerin ekserisine göre düğün dâvetine iştirak etmek vâcib, diğer davetlere
gitmek müstehabdır.
Hanefilere göre ise,
düğün dâvetine icabet etmek sünnet-i müekkede-dir. Gitmeyen günahkâr olur.
Delilleri Buharî ve Müslim'in müştereken rivayet ettikleri şu manâdaki
hadistir: "Sizden biriniz velimeye davet edilirse, gitsin."
İbn Abidin bu konuda
şöyle der:
"İhtiyar adındaki
kitapta düğün yemeği eski bir sünnettir. Eğer gitmezse günahkâr olur. Çünkü
Peygamber (sa.) "davete gitmeyen Aliah ve Rasûlüne isyan etmiştir,
buyurmuştur. Eğer oruçlu ise, gider ve dua eder, oruçlu değilse yer ve dua
eder. Yemez ve gitmezse günahkâr olur. Çünkü bu ziyafet sahibini küçümsemedir.
Rasûlullah (s.a.v.); "paça yemeye davet edilsem, giderim"
buyurmuştur. Bunun gereği başkalarının hilafına düğün dâvetine gitmek sünnet-i
müekkededir. Hidâye sarihleri bunun vacibe yakın olduğunu beyan
etmişlerdir..." der.
Yine İbn Abidin Yenâbî
adındaki kitaptan şunları nakleder:
"Bir kimse bir
ziyafete davet edilirse, eğer orada bid'at ve ma'siyet yoksa gitmesi vâcibtir.
Zamanımızda davetlere gitmemek daha iyidir. Ancak orada günah ve masiyet
olmadığını bilirse müstesna..."
Et'ıme bölümünde
geleceği üzere içkili ve çalgılı davetlere gidilmez. Davete gitmemeyi
gerektiren başka mâniler de vardır. Bu mânilere yiyecekler bölümünde temas
edilecektir.
Hadisten anlıyoruz ki,
davete icabet konusunda oruçlu olanla olmayan arasında fark yoktur, herkes
gidecektir. Ancak oruçlu olmayan oturur yemek yer oruçlu olan ise dua eder.
Peygamber (s.a.v.) oruçlu olanın yapması gereken şeyi sözleriyle ifâde
etmiştir. Bu cümledeki sözünün en meşhur mânâsı, "namaz kılsın"
demektir. Fakat "dua etsin" manasına da gelir. Râvilerden Hişam bu
sözün burada, "dua etsin" manasında kullanıldığına işaret etmiştir.
Zaten terceme de bu anlayışa göre yapılmıştır. İşaret edilen sözün "iki
rekat namaz kılsın" manasına kullanılmış olması da mümkündür. Hem namaz
kılma, hem de dua etme mânâlarına kullanılmış olmasına da bir engel yoktur.
Nitekim Buhâri'nin Enes (r.a.)'den rivayet ettiği bir habere göre Rasûlullah
(s.a.v.) Ümmü Süleym'in yanma gitmiş o da Peygamber'e hurma ve yağ ikram etmiş.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) "Yağınızı kabına, hurmanızı çuvalına
geri koyunuz. Çünkü ben oruçluyum" buyurmuş. Sonra da kalkıp evin bir
kenarında nafile namaz kılıp Ümmü Süleym ve ailesi için dua etmiştir.